Translate

5 Mayıs 2015 Salı

Gölyazı



Gölyazı, Uluabat Gölü üzerinde bir yarımada üzerindedir. Tarihte ismi Apolyont olarak bilinmektedir. Roma, Bizans ve Osmanlı imparatorluğundan izler taşımaktadır. Asırlık Rum evleri, antik kentten kalan kalıntıları, kale surları, kuşları, leylekleri, turna, sazan ve yayın balığı, asırlık çınar ağacı, kilisesi, balık mezatı, camisi, kerevit ağları, Arnavut kaldırımlı sokakları, göl suları içinden masmavi gökyüzüne yükselen ağaçları, rengarenk balıkçı sandalları Gölyazı’nın en önemli özellikleridir. Roma çağında gelişen Gölyazı, Bizans döneminde daha çok dinsel içerikli eserler kazanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu Osman Gazi, Gölyazı ve çevresini Türklere açmıştır.



Ulaşım
İstanbul’dan feribotla Yalova’ya geçip Bursa – İzmir Yolu’nun 34′üncü kilometresinde yer alan Gölyazı tabelası ile işaret edilen yola girmeniz gerekiyor. Gölyazı tabelasına yaklaştığınızda yolun sol tarafında Uluabat Gölü’de tüm güzelliğiyle görülüyor. Köy yoluna girdikten sonra zeytin ağaçlarının arasından yaklaşık 5 kilometre devam ederek Gölyazı’ya ulaşabilirsiniz. İstanbul Gölyazı arası yaklaşık 3 buçuk saatdir.
Uluabat Gölü, göçmen kuşlar için doğal bir kuş cenneti olduğunu, yavrulama döneminde Manyas Gölü’nde konaklayan kuşların, Uluabat gölündeki balık bolluğu nedeniyle beslenmek için bu göle geldiklerinide öğreniyorum.
Gölün çevresindeki sazlıkları ve rengarenk ahşap balıkçı sandallarını kadrajınıza alıp manzara (landscape) fotoğrafı çekebilirsiniz. Bazı evlerin pencere çıtaları rengarenktir. Detay ve doku fotoğrafı çekerken bu yapıları kullanabilirsiniz. Gölde balıkçı tekneleriyle ada turu da yapabilirsiniz.
Gölyazı’da, her sabah balık mezatı kuruluyor. Gölde avlanan turna, yayın, sazan ve kerevitler mezatta çevre illerden, ilçelerden, köylerden gelen konuklara satılıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder