Translate

15 Haziran 2016 Çarşamba

Bursa Anadolu Arabaları Muzesi

Türk Otomobil Fabrikası A.Ş. yani bilinen adıyla Tofaş ve Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin ortaklaşa destek verdiği bir proje ile hayata geçmiştir müze. Umurbey Bilgi Parkı'nda gelen ziyaretçilere sergilenen ürünlere ev sahipliği yapan Anadolu Arabaları Müzesi pazartesi hariç her gün saat 10:00 - 17:00 arasında açıktır.

Asya'da binlerce yıl önce dönmeye başlayan ahşap bir tekerleğin, günümüz teknolojisiyle ulaştığı renkli serüveni ziyaretine gelenlere anlatıyor. Türkiye'nin otomobil devlerinden sayılan ve ilk açılan fabrikalardan olan Tofaş, gelecek nesillere bu kültür mirasını anlatabilmek için Umurbey Bilgi Parkı'nda açılan Anadolu Arabaları Müzesi'nde 2 bin 600 yıl önce yapılmış ilk tekerlekli araçtan, Tofaş'ın son gözdesi Albea ve Sporting'e kadar tekerleğin öyküsü anlatıyor.

Bursa'da bulunan ve Türkiye'de bir ilk olan Anadolu Arabaları Müzesi ilk üretilen Serçe, Murat 124, Murat 131 ile otomobilin son gözdeleri Doblo, Sporting ve Albea müzede yan yana durarak adeta tarihe şahitlik ediyorlar.

Bursa'nın tam ortasında Bursa Arkeoloji Muzesinde 2 bin 600 yıl öncesine ait bir araba bulununca Tofaş yetkilileri harekete geçerek, Anadolu Arabaları Müzesi fikrini ortaya atıyorlar ve bugünkü Bursa Anadolu Arabaları Müzesi'nin temelleri de atılmış oluyor.

1 Haziran 2015 Pazartesi

İznik

İznik, Türkiye'nin Bursa ilinin bir ilçesi ve ilçenin merkezi olan şehir. Adını şehirden alan İznik Gölü'nün doğu kıyısında, Bursa'nın kuzeydoğusunda yer alır. 2014 sayımı itibarı ile nüfusu 42.727'dır.
İznik adı, şehrin eski adı olan Nikea'dan gelmektedir. Dönemde yaygın bir dönüştürme kuralına göre Rumca adın önüne 'sur içinde' anlamında olan is eki getirilerek isnikea adı Türkçede İznik olmuştur.
Coğrafya
İlçenin yüzölçümü 753 km2, rakımı 85 metredir. Konum olarak Bursa ilinin Kuzeydoğusunda, İznik Gölü'nün doğusundadır.Bursa şehir merkezine 76 km uzaklıktadır. Marmara Bölgesi'nin Güney Marmara bölümünde yer alır. Bölgede ılıman Marmara iklimi görülür. İdari olarak 1930 yılında Bursa'ya bağlandı.
İlçe 29-30' (Müşküle köyü batısı) ve 29-57' (Elmalı köyü doğusu) doğu boylamları ile 40-21'  ve 40-37'  kuzey enlemleri arasındadır.
Tarihçe
İznik'te ilk yerleşimin MÖ 2500 yıllarına uzandığı sanılmaktadır. MÖ 7. yüzyıl öncesinde burada kurulan yerleşime 'Helikare' denmekteydi. Makedonya İmparatoru Büyük İskender'in generali Antigonus tarafından MÖ 316 yılında kent Antigoneia adını almıştır. İskender'in ölümünden sonra Antigonus ile general Lysimakhos arasındaki savaşı kazanan Lysimakhos kente, Antipatros'un kızı olan eşinin adını vererek şehir bu tarihten sonra Nikea (Yunanca: Νίκαια) adıyla anılmaya başladı. MÖ 293'te Bitinya Krallığı'na bağlanan kent, önemli mimari yapılarla süslenmiştir. Astronominin en önemli isimlerinden biri olan Hipparkos bu dönemde İznik'te doğmuştur. Bir süre Bitinya Krallığı'nın başkenti olan Nikea daha sonra Roma'nın önemli bir yerleşimi olarak varlığını sürdürür.

325 yılı yazı başında Hıristiyanlık için çok önemli olan Birinci Konsül, İznik'de toplanmıştır. İmparator I. Konstantin'in da katıldığı toplantıda Hristiyanlıkla ilgili yortu günleri ve Nikea Kanunları adı ile bilinen 20 maddelik metin bu Konsülden sonra kabul edilmiştir. 787 yılında İznik Ayasofya'sında VII. Konsül toplandı.Ayrıca VI. Haçlı Seferi sonucunda Bizans İmparatorluğu İstanbul'u kaybedince İznik'te Bizans Hanedan üyeleri tarafından İznik Latin İmparatorluğu kurulmuş ve bu imparatorluk daha sonra İstanbul'u fethederek Bizans İmparatorluğu'nu yeniden kurmuştur.
1075 ile 1086 yılları arasında Anadolu Selçuklu Devleti'ne başkentlik yapan Nikea;1097 yılında, Birinci Haçlı Seferi sırasında gerçekleştirilen kuşatma sonrasında tekrar Bizans İmparatorluğu'na geçti. 1105 yılında tekrar Selçukluların kontrolüne geçen şehir, 1147 yılında bir kez daha Bizans egemenliğine girdi. 1328-1331 yılları arasında gerçekleştirilen kuşatma sonrasında Osmanlı Devleti tarafından ele geçirildi. Osmanlı idaresinde İznik, sanat, ticaret ve kültür merkezi oldu. Orhan Gazi Medresesinde birçok ünlü ders verdi. Davud-u Kayseri, Ebul Fadıl Musa, Eşrefoğlu Abdullah Rumi gibi ünlü tasavvuflar İznik'te yaşadı ve eserler verdi. Osmanlı döneminin ilk cami, medresesi ve imareti İznik'te inşa edildi.
14., 15. ve 16. yüzyıllarda İznik bir sanat merkezi olmuş, dünyaca ünlü çini ve seramikler burada üretilmiştir.

Eğerce

Eğerce, Bursa ilinin Mudanya ilçesine bağlı bir köydür.
Bursa iline 65 km, Mudanya ilçesine 45 km uzaklıktadır. Köyün iklimi, Marmara iklimi etki alanı içerisindedir. Köyün ekonomisitarım ve hayvancılığa dayalıdır. Yerleşim yerinin köy tüzel kişiliği alması ile birlikte köyün tüzel kişiliğini temsil etmesi için köy muhtarlık seçimleri de yapılmaktadır.

31 Mayıs 2015 Pazar

Ağlayan Çınar


Bursa'nın Gölyazı beldesinde bulunan Ağlayan Çınar, oldukça ünlü bir noktadır ve yıl içerisinde fazlasıyla ziyaret edilmektedir. 

730 yıllık bir geçmişten günümüze gelen Ağlayan Çınar, kanlı gözyaşlarıyla bilinir; fakat gözyaşı olarak tabir edilen olay ağacın öz suyunun çıkmasıdır. Çok güzel bir hikayesi vardır ve tam da hikayesine uygun bir şekilde gölgesinde dinlendirir misafirlerini. Evet… 400 metrelik bir alanı gölgesinde saklayan bu yaşlı çınar, yaşadığı her olayda gövdesine bir çizgi atmış olsa da hala sıcak ve samimidir. Tam 7 asır Gölyazı'nın simgesi olan Ağlayan Çınar'ını gezdikten ve eğlenceli vakitler geçirdikten sonra, yakınında bulunan Ayvaini Mağarası'nı ve Ulubat Gölü'nü de ziyaret edebilirsiniz.

Orhangazi Camii



Orhangazi Camii
Bursa'nın dini yapıları arasında bulunan Orhangazi Camii, II. Osmanlı Sultanı Orhan Bey tarafından inşa ettirilmiştir. 

1339 yılında inşa edilen caminin yapımında yığma taş, kesme taş ve tuğla kullanılmıştır. Orhangazi Camii'nin çatısı ahşaptan yapılmıştır. Motifleri ise sadeliğiyle dikkatleri üzerine çekmektedir. Bursa'nın Orhangazi ilçesinde bulunan cami, yapıldığı ilk dönemlerde han, hamam, imaret, aşhane, zaviye, medrese, mektep, bölümleri vardı ve bir külliye özelliği taşımaktaydı. Bu dini yapı, tarihinde birçok kez yenilenmiştir. 1413 yılında Bursa'nın işgali sırasında harap olan cami, Çelebi Sultan Mehmet döneminde, 1417 yılında Vezir Beyazıd Paşa tarafından onarılmıştır. 

Oylat Vadisi

İnegöl'ün oksijen deposu köşelerinden biridir Oylat. Kaplıcaları, derelerin oluşturduğu çağlayanları, yeşillikleri görülmeye değerdir. Oylat Vadisi, gürgen, meşe, çam, çınar ve ıhlamur ağaçlarıyla kaplı büyük bir ormana sahiptir. Ruhunuzu ve bedeninizi yenileyecek bir tabiata sahiptir. Oylat Vadisi boyunca, tüm yeşilliklerin arasında keşfedecek çok yer bulacaksınız. Oylat Şelalesi tüm ihtişamıyla çıkacak karşınıza. Oylat Mağarası ise tüm gizemiyle… Oylat Vadisi'nde uzun yürüyüşler yapabilirsiniz. Doğanın sesini dinleyebileceğiniz bu nokta birçok otel sunmaktadır ve oteller yılın her mevsimi hizmet vermektedir.

Oylat Kanyonunun sona erdiği noktada yer alır. Oylat Mağarası permiyen mermerlerinde doğu-batı yönlü  belirgin bir fay hattı üzerinde gelişmiştir. Mağaranın giriş ağzı vadi tabanından 5-6 metre yukarıdadır. Burada  kanyonun derinliği 450-500 metre civarındadır. Mağara girişinin üst tarafında 3 tane daha mağara girişi vardır.Birbirine bağlı iki kattan oluşan mağaranın  toplam uzunluğu 665 metredir. Genel olarak  menderesli bir profile sahip olan mağara iki  bölüme ayrılır. Girişten çöküntü salonuna  kadar olan birinci bölüm dar galerilerden  oluşmuştur ve ortalama 2-5 metre  genişliktedir. Tavan yüksekliği ise bu bölümde 15 metre civarındadır. Burada dev  kazanı ve damlataş havuzları önemli yer  kaplar. İkinci bölüm ise büyük çöküntü  salonudur. Başlangıcı ile son noktası arasında  93 metrelik yükseklik farkı vardır. Bu salonun  genişliği 25-55 metre, tavan yüksekliği ise  3-10 metre arasındadır. İri blok ve dev  damlataş (sarkıt, dikit ve sütun) şekillerinden  oluşan salonun yukarıda bulunan son kesimi  kalın bir çakıl, kum ve mil tabakalarından  oluşmuştur. 

Oylat mağarası gelişimini tamamlamış fosil bir mağaradır. Tavandan damlayan sular dışında, belirgin bir su  akışı görülmez. Bu sular damlataş havuzlarında yer yer gölcükler oluşturur. 

Muradiye Külliyesi


Muradiye Külliyesi
Bursa'daki Kaplıca Caddesi ve Hamzabey Caddesi'nin kestiği noktaya yakın bir konumda olan Muradiye Külliyesi, tarihe meydan okuyan bir mimariye sahiptir. 

Muradiye Külliyesi, 1425-1426 yılları arasında Sultan II. Murad tarafından yaptırılmıştır ve Bursa'daki yaptırılan son Osmanlı külliyesidir. Külliyenin hamam, cami, medrese, darüşşifa ve türbeden oluşan bölümleri vardır. Türbe bahçesinde 12 türbe bulunur. Külliye yeşil bir alan da yer alır ve mistik bir çekim gücü vardır.